AB hayranlığı üzerine

Herkesin de bildiği gibi Ülkemizde yıllardır süren bir Avrupa Birliği (AB) hayranlığı var. Aslında bu duruma gerçekçi yaklaşıp siyasilerin AB hayranlığı var demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Peki, nereden geliyor ki bu hayranlık? Ben söyleyeyim: “AB bize üretmeyin diyor, AB bize sadece tüketin diyor, AB aman ha her yıl mutlaka şu anayasayı bir düzeltin diyor, AB bize satın ne var ne yoksa diyor; satın ki ekonominiz canlansın ve sizde bizim gibi güçlü bir ekonomiye sahip olun diyor.” Sata sata gelinen noktada bir akarsularımız kaldı. Tahminimce gelecekte Fatma Nine, bir kova su almak için subaşına gittiğinde "dur alamazsın" sözüyle karşılaşacak. Bu ne kadar acı verici bir şey. İşte bizim AB hayranlığımız bu gerekçeler nedeniyle olsa gerek. Türkiye’mizi yöneten siyasetçilerimiz işte bu gerekçelerle AB hayranı oluyor ve AB'ye girmek istiyorlarsa gerisini siz halkımızın takdirine bırakıyorum.

***

AB demişken bir de geçtiğimiz günlerde AB'nin bizden çok samimi duygularla(!) istediği bir kanuna değinelim. Sevgili AB demiş ki: “ya arkadaş siz demokratik bir ülkesiniz. Yasalarınız şeffaf olmalı. Herkes düşüncelerini bildiği doğrunun dikine söyleyebilmeli. Hatta öyle ki Atatürk hakkında bile atıp tutabilmeli.” Yani AB uzun lafın kısası 31 Temmuz 1951'de yürürlüğe giren 5816 sayılı Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Paşayı koruma kanununu kaldırın diyor. Neden peki? Çünkü bu ülkede şu günlerde hala inandığımız bir tek kişi var oda Büyük Önder. Bu yasanın kalkmasıyla birlikte Atatürk'e saldırılar sanki cenge gidercesine başlayacak. Herkes bir şeyler söyleyecek. Açıkçası herkes atıp tutacak. Aslında herkes demek yerine toplumda Atatürk'ü hazmedemeyen kişiler demek, hala bir İslam cumhuriyeti kurma sevdasıyla yananlar demek daha doğru olacak.

***

Bir süre önce Atatürk resimlerini devlet dairelerinden kaldırın diyen AB bunu başaramamışsa, bu kanunun kaldırılmasını da başaramayacak. Çünkü bu ülkenin belli değerleri ve direnç noktaları var. Atatürk'e dil uzatmak demek Türkiye Cumhuriyeti'ne küfür etmek demektir. Bunu siyasilerimizin göreceğini umuyor ve gerekli tedbirleri alacaklarına inanıyorum.

Arif ANBAR / GÜNDEM

Eskişehir Anadolu Gazetesi