11 Ekim 2011 Salı

Bizler bir ölür bin doğarız!

Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir rezilliği daha ne yazık ki geçtiğimiz günlerde medyada yer alan haberlerde duyduk. Hukukçular Taksim Meydanı’nda sloganlar eşliğinde yürümüşler. Neydi peki gündeme bomba gibi düşen; hukukçuları ayağa kaldıran, üstüne tartışmalar yapılan, yazılar yazılmasına neden olan bu büyük rezillik. Ben söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti hukukçuları dinleniyormuş!

***
Neden dinlendikleri ve kimin dinlediği ortaya çıktığında ise cevabı herkesin tahmin edebileceği bir nitelik kazanıyor. Ergenekon savcıları TC hakim ve savcılarını Ergenekon terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle delil bulmak niyetiyle dinliyor. Daha sonra delil bulunamayıp Adalet Bakanlığına “soruşturmaya gerek yok” denildiğinde Adalet Bakanlığı: “olsun siz dinlemeye devam edin diyor”. Bu dinlenenler arasında Eskişehir Vergi Mahkemesi Üyesi Yılmaz Güven’de var.

***
Ergenekon olayının amacına ve geldiği noktaya bir bakalım. Amacı Türkiye’de kalmış bir avuç aydın ve Kemalist’i yıldırmak ve susturmaktır. Geldiği noktaya baktığımızda bir avuç çılgın Türk hala yılmamış ve yıldırılamamıştır. İşte Ergenekon davasını kullanarak hukukçularımıza da yapılmak istenen budur. Yıldırmak! Ama yine delil bulamamışlardır ve yine evlerine elleri boş dönecekler. Ama bu yapılan rezilliği affettirir nitelikte değildir.

***
Korku imparatorluğu deniyor Türkiye’ye. Peki, ne zaman bu söylenmeye başladı? AKP iktidara gelme amacını ne zaman açığa vurdu, işte o zaman. Türkiye ılımlı İslam devleti olacak! Bu nedenle Laiklikte ılımlaştırılacak! Türkiye ılımlı olduğundan uysal bir şekilde isteyene topraklarını parsel parsel vermekten çekinmeyecek, bölünecek. Ve yine Türkiye ılımlı ve çok iyi niyetli bir devlet olacağı için sevgili ortaklarımız ABD, AB ve İsrail’de bizim etimizden sütümüzden pekiyi niyetli bir şekilde yararlanacak. Bizi maşası olarak kullanacak! Türkiye’deki aydınlarımız ve Mustafa Kemal düşkünlerimiz buna izin verirler mi hiç! Oldu mu şimdi? Onlar mutlaka ortadan kaldırılmalıdır; Ergenekon ise işte tam da bunun için tezgahlanmıştır.

***
Bir devletin sacayakları nelerdir? Yasama, yürütme, yargı, medya ve eğitim. Bugün yasama AKP elinde, yürütme AKP elinde, medyanın çok büyük bir kısmı da AKP elinde ki biz bu medyaya yandaş medya diyoruz, eğitim de AKP elinde: MEB ve YÖK’ün kimin tekelinde olduğunu herkes biliyor. Unutmadan Cumhurbaşkanlığımız da AKP elinde. Şunu da söylemeden geçmeyeyim, Türkiye sevdalıları da içeride. Yani yine AK Partinin elinde. Peki, ne kaldı ki geriye? Sadece yargı! İşte şu anda yapılmak istenen tamamıyla yargıyı da ele geçirmek ve Türkiye’nin son sacayağını sindirmek. Tabii ki yüce ordumuzu da es geçmemek gerekir. 
***
Evet! Türk halkı dinleniyor. Türk halkı izleniyor. Türk halkı nedensiz yere tutuklanıyor. Türk halkı bu yüzden korkutuluyor. Ancak Türk halkı susturulamıyor, sindirilemiyor ve alt edilemiyor. Bizler Mustafa Kemal’in ışığında çağdaşlığa yürüyen neferleriz. Bizler bir ölür bin doğarız ve çağdaşlaşma yolundan dönmeyiz.
Hey Telefonumun öbür ucundaki: sana selamlar olsun!

Arif ANBAR
Eskişehir Anadolu Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR