12 Ekim 2011 Çarşamba

Gazeteci dediğin

Gazeteci dediğin, öncelikle etik değerlere saygılı, haberi doğru kaynaktan almakla yükümlü, şahıslara ya da kurumlara yönelik şantaj, karalama, yalan haber ya da yıpratma gibi ahlak dışı unsurları kişiliğinde barındırmayan, dürüst ve şerefi olan kişidir.
Gazeteci dediğin kişi, cesaretli olan ve cesaretini şerefinden alan, gerektiğinde yerel yönetimler, büyük sermaye grupları ve hükümetlere karşı tavır alabilen, bunlardan maddi ve manevi hiçbir çıkar gereksinimi duymayan, haklının çıkarlarını savunabilen kişidir.
Gazeteci dediğin kişi, hiçbir menfaat ve cemaat grubuna bağımlı olamaz. Gazeteci, önyargı ve art niyetlerden uzak, farklı düşünceleri anlayabilme kabiliyetine sahip, açık fikirli ve kendine güveni olan kişidir.
Gazeteci dediğin kişi eli her zaman halkın avuçlarında olan, onlara görünmeyeni idrak ettirmeye çalışan kişidir.
Gazeteci dediğin kişi siyaset yapmaz. Siyasetçiler gibi kıvrak değildir ve olmamalıdır.
***
Türkiye’de gazeteci kişiliğine bakıldığında pekte bu kıstaslara sahip olan gazeteciye rastlanmıyor. Yok mu derseniz var elbet. Geçmişte var olanlar, hain pusular kurularak öldürüldüler. Günümüzde var olan asıl gazetecilerde, ya demir parmaklıklara mahkum edilerek ya yazıları sansürlenerek ya da çalıştığı kurumlardan kovularak susturulmaya çalışılmakta.
Geçmişte asıl gazeteci olup da şimdi gazeteci kıstaslarına uymayanlarda, büyük güç odakları tarafından sindirilmiş ve inanmadığı fikirler denizinde boğulmuştur. Onlar şimdi Türkiye’nin en büyük gazetelerinde zirveye oynayanlardır fakat kişiliklerinden ödün vererek…
***
Nerede görülmüş gazetecilerin hükümetin fikirlerini savunmuyor ve yanlışını haykırıyor diye mahkum edildiği? Ya da bir hükümet lideri medya patronları ve genel yayın yönetmenleriyle geçmişte kapalı görüşmeler yapar, geçen günlerde de bir açık toplantı yaparsa ve medyaya üstü kapalı isyan ederse, bunu da demokrasi kılıfı çerçevesinde yaptığını ifade ederse, buna nasıl bir yorum getirilebilir? Zira yorum yapmaya bile gerek yok, her şey apaçık ortada.
***
Son sekiz yıldır gazeteciler baskı altına alındı, susturulmaya çalışıldı. Ancak son zamanlardaki gibi bir abluka durumu söz konusu değildi.
Mine Kırıkkanat’ı hatırlayalım, Vatan’dan kovuldu; Bekir Coşkun’u hatırlayalım -üstünden fazla geçmedi- Haber Türk’ten kovuldu. Geçen günlerde de Hürriyet Gazetesi’nin sivri mizah anlayışına sahip yazarı Yılmaz Özdil’in yazısının sansürlendiği oraya çıktı. Ne zaman kovulacağı bilinmez…
Bu yaşanan olayların tek nedeni, dördüncü kuvvet olarak adlandırılan medyanın, tüm kurumlarıyla tek bir ‘tel’den çalmasının istenmesidir. O tek ‘tel’e eleştiri olmayacak, çözüm önerisi sunulmayacak… Hep övülecek, hep sevilecek, hep alkışlanacak…
***
Tüm bunların gölgesinde asıl gazeteci, doğru bildiğini sakınmadan haykırabilen, özünden hiçbir şey kaybetmeden yazabilen, aydınlanma yolunda görünen ışığa dörtnala koşabilen, halka dokunabilen cesur bir toplum savaşçısıdır.
Evet, gazeteci dediğin kişi, gözünü sevdiğimin demokrasisinin bile dışladığı, halk için mücadele eden bir toplum savaşçısıdır.


Arif ANBAR / MIH
Sakarya Gazetesi
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR