11 Ekim 2011 Salı

Önder Menken: "Altın Koza ödülüm benim miladımdır" /Röportaj

Altın Koza Film Festivalinde birincilik ödülü alan ANA. Ü. Güzel Sanatla Fakültesi Öğrencisi Önder Menken: "Altın Koza’dan ödül almak, ilk önce “bu çocuğa dikkat edin” mesajını verir insanlara.”

Altın Koza Film Festivali Türkiye’nin en önemli kültür sanat organizasyonlarından bir tanesi. Geçtiğimiz günlerde 17. düzenlenen bu yarışmada birincilik ödülü alan Anadolu Üniversitesi öğrencisi Önder Menken ile keyifli bir söyleşi yaptık.



Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1984’te Antakya’da doğdum, çizimle her zaman iç içeydim hatta ilkokula gitmeden önce bir takım şeyler çiziyordum. Aslında yeteneğimin farkında değildim. Liseye geldiğim zaman hocalarımın yönlendirmesi sayesinde AÜ güzel sanatlar fakültesi resim bölümünü kazandım. Ama benim içimde hep bir oyunculuk hevesi vardı. Bu nedenle okulun tiyatrosunda da bir yıl kadar oyunculuk yaptım. Fakat oyunculuğa biraz geç başladım, daha erken başlanılması gerekiyordu. Bu nedenle bıraktım ve resme daha çok önem vermeye başladım. Bu içimdeki oyunculuğu aslında resimdeki, daha sonra çizgi filmlerimdeki karakterlerime yansıtabilirim diye düşündüm. Ve animasyon bana daha uygun geldi. O nedenle sınava bir kez daha girdim ve animasyon bölümünü kazandım. Şu an son sınıftayım ve çok memnunum, tabi bunun yanı sıra resim yapmaya da devam ediyorum.

Geçtiğimiz günlerde de 17.si düzenlenen Türkiye’nin en önemli kültür sanat etkinliklerinden biri olan Altın Koza Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışmasında, “Karga Leşi’yle birlikte en iyi canlandırma dalında ödül aldınız. Bu konuda neler söylemek istersiniz, bize biraz süreçten ve eserinizden bahseder misiniz?




Aslında bu eseri ben ders kapsamında yapmıştım. Bu filmi yarışmaya yollayacağım aklıma bile gelmemişti.  Yarışma için uğraşmadım, güzel olsun diye uğraştım. Dolayısıyla güzel bir şey çıktı ortaya ve yarışmalara da yolladım bu eserimi. Altın Koza’dan ödül almak, ilk önce “bu çocuğa dikkat edin” mesajını verir insanlara. Bundan sonra bana dikkat edecek insanlar olacak. Bence festivalin en büyük amacı budur. Ve bir sürü avantajı var. Orada birçok insanla tanıştım. Aynı zamanda buradan bir ödül almak beni inanılmaz motive ediyor ve diğer projelerim için bana kıvılcım oluyor. Daha bir aşkla yapıyorum eserlerimi. Adınız okunduğunda yaşanan duygu tarif edilemez. Önemsendiğinizin farkına varıyorsunuz. Bunun devamını getirmek istiyor insan.

Biraz filmden bahsedebilir misiniz?

Filmimde kargalar var aslında. Ama kargalar bir imge filmde, biraz soyut. Benim anlatmak istediğim şey savaş. Aslında filmin adından itibaren sonuca varabilirsiniz. Leş kargası leş e gider, ama benimki Karga leşi. Aslında hepsinin sonunda öleceğini tahmin edebiliyorsunuz. Ama oradaki ölüm bir ceviz içindi. Hepsi dostluk içinde yaşarken birden bir ceviz her şeyi değiştiriyor. Belki cevizin yerinde petrolde olabilirdi. İstediğiniz şekilde yorumlayabilirsiniz bunu. Kısacası savaş temalı bir film yaptım.



Peki, bu yarışmada ödül alan filmleri bizler izleyebilecek miyiz?

Tabi ki. Genelde Türkiye’de yapılan filmler internete dağıtılır. Benim çalışmamı da internette bulabilirsiniz. Aynı zamanda meraklılar dilerlerse benimle iletişime geçip orijinal DVD sini temin edebilirler. Tabi bazı filmleri internette bulamayabilirsiniz fakat onları da film sahiplerinden temin edebilirsiniz.

Peki, tam da bu noktada şunu sormak istiyorum, bu tür çalışmalar üniversitelere getirilemez mi? Mesela Sinema Anadolu’da gösterime girebilir diye düşünüyorum.

Zaten çizgi filmlerin birçoğu bu Anadolu Üniversitesinden çıkıyor. Rektörlük böyle bir çalışma yapsa tabi ki de güzel olabilir. Bunun yanı sıra Sinema Kulübü bu tür çalışmaları getirebiliyormuş ancak rektörlük tarafından desteklenmesi ve yarışmalarda ödül alan filmlerin gösterime girmesi şart.

Sizce bu tür yarışmaların sizin gibi akademik anlamda gelecek için yetişen sanatçılar açısından önemi nedir ve verilen destek yeterli midir?

Destek olarak, arkamda beni enerjileriyle motive eden hocalarımız var. Onlar bizi heyecanlandırıyorlar. Şunu düşünüyoruz, “ben nasıl bir şey yapsam da hocam beğense.” Onlar sayesinde içimiz kıpır kıpır oluyor. Festival açısından ise maddi destek veriliyor. Tabi tüm bunlardan en önemlisi ulaştığınız nokta. Birinci olduktan sonra kendinizi aşabilirsinizde bu işi bırakabilirsinizde… Bunun yanı sıra tırmandığınız yerin kazandırdığı motivasyon da önemli. Ve bu yarışmalar gelecek için çok iyi referanslar olacak.

Peki, tam da bu noktada şu soruyu sormak istiyorum: Türkiye ile kıyaslandığında Avrupa’da animasyona bakış nasıl ve ne gibi çalışmalar yapılmakta?

Türkiye’de animasyon okulu olarak gösterebileceğiniz tek üniversite burası. Filmler genelde buranın mezunlarından çıkıyor. Bu iş Avrupa’da daha çok iki senelik özel okullarda gerçekleştiriliyor ve orda öğrenci, istediği animasyon dalına göre eğitim alabiliyor. Mesela klasik alanda yetişiyor ve uzmanlaşıyor. Türkiye’de teknik anlamda donanımlısınız fakat hangi alana yöneleceğiniz bazen karışabiliyor.

Şu an alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz yeni çalışmalarınız ya da katılmak için hazırlandığınız yeni bir yarışma var mı?

Şu anda üç tane projem var. Birisi film, diğerleri ise canlandırma olacak. Şu an yarısını tamamladığım bir projem var, onunla uğraşıyorum. Dediğim gibi bu ödül beni gerçekten çok motive edici oldu. Diğer projelerimi de daha çabuk bitirmeye çalışıyorum. Festival ortamını da görünce bu isteğim daha ağır basmaya başladı. Tabi bu istek film olsun hemen yapayım bitireyim anlamında değil. Zaten ben ödül törenine gitmeden önce bu projeyi yapıyordum, bu ödül sadece beni kıvılcımlandırdı.

Bu gün değerlendirdiğinde gelecekteki sanat yaşamında kendini nerede görüyorsun?

Ben aslında gelecekte kısa film yönetmeni olmak istiyorum. Tabi tiyatroyu da çok seviyor ve ilgileniyorum. Belki ilerde yaptığım filmde oyuncu olarak küçükte olsa oynayabilirim. Tabi bunu yapabilmemin tek koşulu bilgi birikimimi arttırmaktır. Bunun yanı sıra resimden kopamam ve senede bir kere sergi açarım diyebilirim.

Son olarak, sanat alanında eğitim alan öğrencilere söyleyebileceğin bir şeyler olmalı?

Kesinlikle… Sadece kendi alanlarıyla uğraşmasınlar. Özellikle ben bunu sanatçı olacağım diyenlere tavsiye ediyorum. Spor yapsınlar, tiyatroyla ilgilensinler. Bunları zaman kaybı olarak düşünmesinler. Hayatta hiçbir şey zaman kaybı değildir. Her şey hayatın içine dahil. Okul dönemi boyunca geliştirebildikleri kadar kendilerini farklı alanlarda geliştirsinler, her şey beyni farklı çalıştırıyor. Ve bakış açılarını geliştirmek için sürekli okusunlar.

Arif ANBAR
Anadolu Haber Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR