13 Aralık 2011 Salı

Piyon!..

ABD’de yayınlanan Foreign Policy Dergisi 2011 yılı 100 küresel düşünür ismini açıkladı.
Dikkat edin,
Düşünür diyor…
İki isim var listede,
Hem de 16. sırada,
Gurur duyacaksınız(!)
Başbakan Erdoğan.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu.



Dergi, İki evrensel düşünürümüzün(!) listeye alınmasının nedenini şöyle açıklamış: “Türkiye için dünyada yeni bir rol hayal ettiler, gerçekleşmesini sağladılar.” Dergi bu saptamasını da şöyle destekliyor:  “Son 8 yılda Türkiye’yi bir bölgesel güce dönüştürmek için sürekli çalıştılar, bu yıl Arap Baharı’yla Türkiye’yi, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana elde edemediği bir etkinlik düzeyine ulaştırdılar.” Bir de şunların altını çiziyor Foreign Policy: “Bu isimler, Türkiye’nin İslami demokrasi modeli imajını güçlendirdiler.”

***

Derginin bahsettiği gerekçelerin yanı sıra, düşünürlerimizin nasıl başarılı olduklarının asıl nedenlerini gelin birlikte inceleyelim…

***

Wikileaks belgelerinde iktidar mensuplarının petrol işlerinden nemalandıkları iddiaları, AKP’ye öncülük eden çoğu ismin cemaatlere üye oldukları iddiaları yer alıyor. Yetmiyor. Aynı belgelerde, Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağı, AB’nin Türkiye’yi almak istemiyor olması ve buna nedenin en başta nüfus ve din olduğu iddiaları yer alıyor.

Türban diye bir sorun yokken orasından tutuyorlar, burasından çekiştiriyorlar, toplumu açık kapalı diye ayrıştırıyorlar. Dolayısıyla şimdi, biri diğerine nefretkar gözlerle bakar hale geliyor.

İki düşünürümüzün kadrosu 2002’de iktidara geldikleri gün terörü bitireceğiz yemini ettiler. O günden bu güne yaklaşık 850 şehit verdik, vermeye de devam ediyoruz. Teröristler, doğuda Türkiye’yi yıkacağız diyor; Başbakan, Kuzey Irak’ta, şimdilik resmiyet kazanmayan Kürdistan’ın merkezlerinden Erbil’i ziyaret ediyor. Yetmiyor, konsolosluk kuruyor. Yetmiyor, Barzani’ye başkan diye hitap ediyor…

CMK’nın 102. maddesinin 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından laik devlete karşı Hizbullah’ın lider kadrosu serbest bırakıldı. Milli devlete karşı PKK üyeleri de serbest bırakıldı. Bunların suçları belliydi. Buna rağmen salıverildiler. Fakat daha suçlarını dahi bilmeyen; Atatürkçülüğü, milli devleti ve laikliği kişiliklerinde barındıran aydın sıfatı taşıyanlar Silivri’de çile dolduruyor. Dahası Balyoz Davası… Yakında kışlalarda asker kalmayacak, hapishaneler askeriye halini alacak.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye’de “İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, adil yargılama koşulları yok” açıklamasını yapıyor. Bizim düşünürlerden ‘tık’ yok.

‘Milli devlet’ diye çığırıyorlar. Milli devletin neyi var neyi yok satıyorlar. Yok pahasına satıyorlar. Emperyalistlere satıyorlar. Milli devlet oluyor Ümit Milli!

Bu ülkede bir kitap kürtaj ediliyor. Yaratıcısı suçlamıyor. Suçu düşüncelerini doğurmak istemesi oluyor. Hükümet demokrasiden söz ediyor.

Düşünürlerimizin kadrosundan olan Bülent Arınç, Anayasanın ilk üç maddesine statüko ve dogmatizm diyor, alkışlanıyor. Dil, bayrak, hukuk devleti, cumhuriyet, laiklik kavramlarını fısıldayanlar cezalandırılıyor.

Seçimlerde, gece yarısı sivil polisler ev ev gezip, başbakan geliyor diye halkın kimlik ve ikamet tespitini yapıyor. Daha sonra korku imparatorluğuna doğru gidiyoruz uyarısını yapanlara, hükümeti devirmeye çalışıyorlar deniliyor.

Düşünürlerimizden Başbakan Erdoğan içki içenlere sinirleniyor. “Aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar” diyor. Sanata sinirleniyor. İnsanlık Anıtına “ucube” deyip “yıkın” çağrısı yapıyor. Memleketlim açım diyor, düşünürümüz yine sinirleniyor. “Ananı al git” diyor. Sonra bizim hükümetimiz dönemindeki “anlayış” kimsede yoktu diyor.

Zam üstüne zam yapılıyor. Her şey en pahalı olarak Türkiye’de satılıyor. Vatandaşın kamburuna kambur ekleniyor. Devlet kaçak enerji kullanımını önleyemiyor. Sonra öğreniliyor ki onlarda milletin kamburuna giydiriliyor!

Şilili Camila hakkını arıyor, ülkesinin Eğitim Bakanıyla müzakere masasına oturuyor. Türkiyeli Berna ise hakkını aradığı için içeri alınıyor, bir buçuk yıl yatıyor.

Çocuklarımızın geleceklerini çalıyorlar. Devlet kurumlarında yapılan kadrolaşmayı okullara kadar genişletmek için şifre sistemi geliştiriyorlar, “belirli yerlerde yetiştirilen” öğrenciler rahatlıkla okullara yerleşebilsinler istiyorlar.

Van’da deprem oluyor. Şu kadar yardım yaptım, bu kadar çadır götürdüm diye övünülüyor. Deprem vergileri nerede diye soranlara “eee, şimdi, ıııı…” Diye cevaplar veriliyor. Düşünürümüz Başbakan, “dayanıksız tüm konutları şimdi yıktıracağım” diyerek onca insan öldükten sonra lütufta bulunuyor. Yardımlar başıboş gönderiliyor, teröristlere nema oluyor. İnsanlar soğuktan, hastalıktan ölüyor. Aslında devletin acizliği ortaya çıkıyor.

Cumhuriyet kutlamaları eğlence olarak lanse ediliyor, iptal kararı alınıyor. I. Abdülmecit için sarayda kodamanlar ağırlanıyor. Ağırlanılan gün için, Mustafa Kemal’in Nutuk’unda soysuz olarak nitelendirdiği Vahdettin’in, Türkiye’den defolduğu gün seçiliyor.

Bedelli Beyzadeler Yasası çıkarıyorlar, parayı basanın kışlaya uğramadan askerlik yapmasını sağlıyorlar. Sonra eşitlikten bahsediyorlar. Fakirsen vurun kahpeye!..

Bundan bir yıl öncesine kadar komşularımızla iyi geçineceğiz, dost olacağız diyen düşünürlerimiz, şimdilerde tüm komşularına dikleniyor, düşman kazanıyor. Piyon oluyor, her hamle öncesi, en büyük müttefikimiz ABD’nin eline yüz sürüyor.

***

Nedense bizim düşünürlerimizi ABD dergileri pek bir seviyor.
Newsweek, Time, Foreign Policy…
Hep övüyorlar, hep alkışlıyorlar, hep baş tacı yapıyorlar.
Şimdilerde Ortadoğu’nun Arslanı yorumunu yapıyorlar.
Çünkü ABD Ortadoğu da bir satranç oynuyor.
Ve öne sürülecek piyona ihtiyaç duyuyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR