12 Ekim 2011 Çarşamba

Bunlar müthiş korkuyor, korkutuyor!..

Türkiye’nin dönüm noktası olarak görülen seçimlere 11 gün kala, deyim yerindeyse etekleri tutuşmuş sağa sola saldırıyor, korku salıyor, bazen de halkın gözünü boyayarak oy avcılığı yapıyorlar.
Oy oranları belirgin olarak düşüşe geçen AKP, bakın nasıl bir sindirme politikası izliyor…

***

Önce MHP’lilerin seks kasetleri piyasaya sürüldü, medyanın gündemine oturdu. Ardından gerçekleştirilen tüm mitinglerde konu hep kaset skandalı oldu. Amaçları belli. Türk halkının ahlaki değerlerini kullanarak MHP’yi gözden düşürmek ve baraj altı bırakmak. Çünkü biliyorlar ki MHP meclise girdiğinde bunların iktidarlık süreci bitecek, koalisyon süreci başlayacak. Ancak halk bunu yutmadı ve oyun olduğunu anladı. Hatta öyle ki MHP’nin oy oranı bu olay sonrası arttı.

***

Balyoza tekrar ivme kazandırıldı. Öyle bir tutuklama yapıldı ki, insana pes dedirtecek nitelikte. İki gün önce, ilk kez görev başındaki bir orgeneral, aynı zamanda Harp Akademileri Komutanı da olan Bilge İspir tutuklandı. Amaç belli. Atatürkçü komutanları yıkıcılıkla suçlamak, dolayısıyla onların savunucusu olan CHP’yi de yıkıcılıkla yaftalamak ve halkın gözünü boyamak.

***

Yine geçenlerde, sözüm ona, artık 12 Eylül darbecileri yargılanacak sloganıyla düğmeye basıldı ve 95 yaşındaki Kenan Evren ile 86 yaşındaki Tahsin Şahinkaya ifadeye çağırıldı. Peki, neden seçimlere iki hafta kala düğmeye basıldı? 12 Eylül referandumundan bu güne tam sekiz buçuk ay geçti. Daha önce akılları neredeydi? Yanıtı basit aslında… Seçim kampanyası. Amaç, “bakın 12 Eylülle bu iktidar hesaplaşıyor” mesajını vermek. Aslına bakıldığında “Ergenekon’un savcılığı” üstlenilerek Atatürkçülerle hesaplaşmaktan başka bir şey yapılmıyor.

***

Eskişehir’de 28 Mayıs 2011 günü yapılan AKP mitingi öncesi neler yaşandığını da hepimiz gördük. Gece yarısı sivil polisler ev ev gezip, başbakan geliyor diye Eskişehir’li halkın kimlik ve ikamet tespitini yaptı. Sanki Eskişehirli suç işlemiş gibi gerçekleştirilen bu muameleyle yapılmak istenen neydi? Kim korunuyordu sanki? Halkın vekili olan, görevi halka hizmet olan başbakan mı yoksa padişah mı?
Bu uygulamayla da korkutarak oy kovalamayı amaçlıyorlar.

***

28 Mayıs günü miting alanındaydım. İnceledim… En çok dikkatimi çeken miting boyunca havada dolaşan helikopter ve çevredeki keskin nişancılardı. Tabi tabiri caizse ordu büyüklüğündeki polis ekibi de gözümden kaçmadı…
Neden korkuyordu ki bunlar? Güçlü olduklarını söylüyorlar, halkın içinden olduklarını çığlıklarla haykırıyorlar ancak halktan korkuyorlar. Yetmiyor, gecenin bir yarısı, baskın niteliğindeki ikamet kontrolüyle vatandaşı korkutuyorlar…
Bunun üzerine miting sunucusu, başbakan gelmeden önce vatandaşlara adeta haykırarak dedi ki: “Kralların değil kuralların egemen olduğu bir ülke için AKP…” Ve ardından Nazım’la tamamladı: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve gür ve bir orman gibi kardeşçesine.”

***

Krallar korkutur.
Krallar sindirir.
Krallar düşünür, başkası düşünemez.
Krallar ötekileştirir.
Krallar köleleştirir.
Ve Krallar ülkesinde Kurallar geçerli olmaz.
Kralların dilinden dökülen tek kelime bile kuraldır.
Aslında,
Kral, kuraldır.
Yani AKP ile yaşamak, ne bir ağaç gibi tek ve hürdür ne de bir orman gibi kardeşçesine…


Arif ANBAR
Sakarya Gazetesi / MIH
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR