12 Ekim 2011 Çarşamba

Çılgın cesareti

Referandumdan sonra bazı çevrelere bir çılgın cesareti geldi. Bir takım çılgınlar, yıllardır zihinlerinin saklı köşelerinde rafa kaldırdıkları hastalıklı düşüncelerini, alelade beyan ediyorlar ve bunların doğruluğundan en ufak bir şüphe duymuyorlar.
***
Geçen günlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç şöyle bir açıklama yapmış: Bence ilk 3 maddeyi dondurmak, evrensel hukuk kurallarına uygun değil. Ben ilk 3 maddeyi donmuş maddeler olarak görmüyorum. Aksi halde Anayasa'yı dondurursunuz. Hukuk devletini, demokrasiyi, laikliği geri götüren uygulamaya geçit verilemez. İlk 3 maddeye pozitif olarak dokunulabilir.”
Bu ne demektir aslında? Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimi, bölünmez bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, başkenti ve marşına dokunulabilir demektir. Aslında bu açıklamalar, özellikle laiklik ve Atatürk milliyetçiliğini hedef alan açıklamalardır.
Referandumdan sonra ilk kez konuşan Kılıç’ın böyle bir açıklamada bulunması, referandum sonrasında bazı çevrelerin nasıl cesaretlendiğinin bir göstergesidir aslında.
Kılıç’ın daha sonra bu haberi yapan gazeteciyi yalanlaması da sanki günah çıkarır nitelikte.
Aynı zamanda bu cesur açıklama, 2011’de yapılacak genel seçimlerden sonra, referanduma sunulacak genişletilmiş Anayasada hükümetin, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez denen bu üç maddeye de dokunacağının bir sinyali oluyor.
***
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü dendiğinde akla ilk gelen PKK oluyor. Dolayısıyla Anadolu’da resmi dil, tek bayrak, tek millet ve tek devlet sorunu da bunun ardından geliyor. Rejim denildiğinde de laiklik, laiklik denildiğinde ise türban sorunu çıkıyor karşımıza.
Tüm bunlara bakıldığında Kılıç neden böyle bir açıklama yapsa gerek? Rejimin temel koruyucusu olarak gördüğümüz Anayasa Mahkemesi’nin Başkanının böyle bir açıklama yapması endişe uyandırıyor.
***
Laiklik ve türban demişken referandumla birlikte çılgın cesareti kazanan biri daha karşımıza çıkıyor. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazıyla birlikte artık, türbanlı öğrenciler anayasa engeli olmasına rağmen derslere girebilecek. Çünkü yazıda öğretim görevlilerinin hiçbir nedenle öğrenciyi dersten çıkarma ya da derse almama gibi bir hakkının bulunmadığı söyleniyor. Aksi takdirde öğretim görevlilerini çeşitli yaptırımlar bekliyor.
YÖK demokrasi adı altında bunu gerçekleştiriyor. Şimdi YÖK’ü eleştiren ve kaldırılmasını isteyenler gözaltına alınırken, sözüm ona evire çevire dövülürken, YÖK’ün yaptığı bu sözde yenilikle demokrasiyi ilke edindiğini söylemesi, trajikomik niteliğiyle karşımıza çıkıyor.
Özcan bunu daha önce niye yapmadı? Bu fikir şimdi aklına gelmiş olamaz. İşte cesaret diye ben buna derim.
Aslında bir şey daha var Özcan’ı buna teşvik eden: CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Başbakanla yaptığı türban müzakeresi ve bu konuda ılımlı bir yaklaşım sergilemesi. Bunun yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun “bu düzenleme için yasal değişiklik gerekmiyor” demesi de ayrı bir cesaretlendirici unsur olarak karşımıza çıkıyor. Burada da görülüyor ki, CHP’nin yıllardır türbana karşı yürüttüğü sert politika, Kılıçdaroğlu’yla yavaş yavaş yumuşuyor.
Bir de YÖK’ün genel seçimlerden sonra kaldırılması gibi önemli bir gündem maddesi var. Özcan Hükümete güzel bir biat mesajı verip bunu engellemek istemiş olamaz mı?
İlginç bir nokta daha var. Hükümet lideri gelişen her olaya açıklamada bulunurken, nedense YÖK’ün bu kararı hakkında açıklama yapma gereği duymadı. Sadece, tam teşekküllü bir Hükümet ataması olan YÖK kurulunun bağımsız olduğunu söylemekle yetindi.
***
Referandumun bir takım çevrelere kazandırdığı güç ve cesaret kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. Bunlar şu anda sadece artçı şoklar olarak karşımıza çıkıyor. Seçimle birlikte büyük bir deprem çok geçmeden gelebilir.
İnsanlar depremlere uykusunda yakalanırlar ve ne yazık ki ölüme mahkum olurlar. Şu anda uyuma vakti değil, gözlerimizin daima açık olması gereken vakittir ki gelebilecek olan o büyük depremi fark edip bertaraf edebilelim.


Arif ANBAR / MIH
Sakarya Gazetesi
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR