12 Ekim 2011 Çarşamba

Çılgın cesareti “2”

Geçtiğimiz hafta referandumla birlikte çılgın cesareti kazanıp, anayasanın ilk üç maddesine dokunulabilir diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’tan bahsetmiştim. Bu hafta aynı nedenle, aynı cesareti gösteren birinden daha bahsedeceğim…
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazıyla birlikte artık, türbanlı öğrenciler anayasa engeli olmasına rağmen derslere girebilecek. Çünkü yazıda, öğretim görevlilerinin hiçbir nedenle öğrenciyi dersten çıkarma ya da derse almama gibi bir hakkının bulunmadığı söyleniyor. Aksi takdirde öğretim görevlilerini çeşitli yaptırımlar bekliyor.
YÖK’ten gelen bu yazıyla birlikte geçtiğimiz günlerde, Giresun ve Muş Alparslan Üniversitesi Rektörleri de türbana vize kararı verdi.
YÖK demokrasi adı altında bunu gerçekleştiriyor. Şimdi, YÖK’ü eleştiren ve kaldırılmasını isteyenler gözaltına alınırken, sözüm ona evire çevire dövülürken, YÖK’ün yaptığı bu sözde yenilikle demokrasiyi ilke edindiğini söylemesi, trajikomik niteliğiyle karşımıza çıkıyor.
Özcan bunu daha önce niye yapmadı? Bu fikir şimdi aklına gelmiş olamaz. İşte cesaret diye ben buna derim.
Aslında bir şey daha var Özcan’ı buna teşvik eden: CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Başbakanla yaptığı türban müzakeresi ve bu konuda ılımlı bir yaklaşım sergilemesi. Bunun yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun “bu düzenleme için yasal değişiklik gerekmiyor” demesi de ayrı bir cesaretlendirici unsur olarak karşımıza çıkıyor. Buradan da görülüyor ki, CHP’nin yıllardır türbana karşı yürüttüğü sert politika, Kılıçdaroğlu’yla yavaş yavaş yumuşuyor.
Bir de YÖK’ün genel seçimlerden sonra kaldırılması gibi önemli bir gündem maddesi var. Özcan, Hükümete güzel bir biat mesajı verip bunu engellemek istemiş olamaz mı?
İlginç bir nokta daha var. Hükümet lideri gelişen her olaya açıklamada bulunurken, nedense YÖK’ün bu kararı hakkında açıklama yapma gereği duymadı. Sadece, tam teşekküllü bir Hükümet ataması olan YÖK kurulunun bağımsız olduğunu söylemekle yetindi.
***
Referandumun bir takım çevrelere kazandırdığı güç ve cesaret kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. Bunlar şu anda sadece artçı şoklar olarak karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki seçimle birlikte büyük bir deprem çok geçmeden yaşanabilir.
İnsanlar depremlere uykuda yakalanırlar ve ne yazık ki ölüme mahkum olurlar. Şu anda uyuma vakti değil, gözlerimizin daima açık olması gereken vakittir ki gelebilecek olan o büyük depremi fark edip bertaraf edebilelim.

Arif ANBAR / MIH
Sakarya Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR