12 Ekim 2011 Çarşamba

Korkunuzda yersiz değilsiniz…

Osmanlı, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da kurtuluş hareketinin lideri olması dolayısıyla öndere, idam sehpasını uygun görmüştü.
Neden?
Osmanlı toprakları tek tek satılmıştı. Osmanlı halkı bilgisiz, bilinçsiz ve dolayısıyla cahil bırakılmıştı. Onları kandırmak kolaydı.
Nasıl?
Yobaz anlayış Osmanlı Devletini kuşatmıştı. Din tüccarları hat safhaya ulaşmıştı. Devlet; tarikatlar, medreseler, şıhlar ve mollalar hakimiyetindeydi. Cahil halk, dini pazarlayanlar tarafından kandırılıyor, sömürülüyor, dış güçlere peşkeş çekiliyordu.
İşte Mustafa Kemal Paşa bütün bunları ortadan kaldırdı. Çağdaşlaşmanın temellerini attı. Dolayısıyla idam sehpasının uygun görülmesi şaşırtıcı değildi.
***
Paşa’nın Samsun’da başlattığı kurtuluş hareketi 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelmesiyle sağlamlaştı, Ankara artık kurtuluşun merkezi olacaktı; Meclis açılacak, Türk ordusu kurulup hazırlanacaktı.
Paşa öyle bir karşılandı ki Ankara’da, dillere destan…
Atlı, yaya coşkulu seymen bölükleri, Yurdun dört bir yanından gelen usta davulcular, Halkın coşkulu çığlıkları… Öyle ki o yıllarda Ankara’da yayınlanan “Ankara Dergisi”, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da karşılanışını şöyle anlatıyor: “ Karşılama hazırlıkları üç gün önceden başladı. Ankara’nın her yanında bir şenlik, bir bayram havası yaşanıyordu…”
***
Paşa’nın Ankara’ya gelmesi her yıl coşkusundan zerre kaybetmeden devam etti. Ta ki bu yıl meydana gelen rezilliğe kadar.
Her yıl Ankara’da, Paşa’nın Ankara’ya gelmesi şerefine seymenler gösteri yapar, Harp okulu öğrencileri de silahlarıyla birlikte, gelenekselleşen koşularını gerçekleştirirlerdi.
Bu yıl ne seymenler gösteri yapabildi ne de öğrenciler geleneksel koşularını gerçekleştirebildi.
Neden?
Ankara Valiliği seymen gösterisine ve gelenekselleşen koşuya izin vermedi.
Gerekçe neydi?
“Ankara halkının günlük yaşamında her hangi bir mağduriyet yaratılmaması ve genel hayatı olumsuz etkilememesi.”
Böylece tarihte ilk kez Atatürk Garnizon Koşusu ve seymen gösterisi yapılamadı.
***
Neredeyse her gün gerçekleşen bir olay:  “Yer: Ankara. Başbakan AKP Genel Merkezine gider. Gidiş hattında olağan üstü hal ilan edilir. Eskortlar, yakın korumalar, keskin nişancılar vs… Trafik durur; itfaiye, ambulans ve diğerleri… Deyim yerindeyse kuş uçmaz oradan.” Ama ne hikmetse “neredeyse her gün gerçekleşen bu olay, Ankara halkının günlük yaşamında herhangi bir mağduriyet yaşatmaz, genel hayatı hiç etkilemez! Ancak Atatürk’ün Ankara’ya gelmesi şerefine düzenlenen ve yılda bir kez gerçekleştirilen sadece birkaç saatlik kutlama, bunu yapmaya yeter.
Ankara Valiliğinin bu gerekçesi, daha doğru bir ifadeyle bu komik bahanesi, Atatürk’ün yarattığı aydınlıktan ve onun koruyucusu olan ordudan korkmasındandır.
***
İlginç bir nokta daha var. Genelkurmay valiliğin açıklamasını doğruluyor. Buna rağmen öncesinde yapıcı hiçbir önlem alınmıyor. Sonrasında küçük bir açıklamayla yetiniliyor.
Genelkurmay isteseydi o gösteriler öyle ya da böyle yapılırdı.
Genelkurmay istediği güzergaha inip, “ben Paşam’ın Ankara’ya gelişini kutlayacağım” deseydi, valiliğin biat etmekten başka hiçbir çaresi kalmayacaktı. Buna karşılık Genelkurmayın biat etmesi şaşırtıcı doğrusu…
***
1881’den, 1919’dan, 1923’den korkuyorsunuz. Çağdaş, medeni, bilgili ve bilinçli halktan korkuyorsunuz. Ve en büyük korkunuz bu unsurların sonsuza dek var olacağı fikri oluyor.
Korkunuzda yersiz değilsiniz…


Arif ANBAR
Sakarya Gazetesi / MIH
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR