12 Ekim 2011 Çarşamba

Mısır’da isyan, peki Türkiye nereye gidiyor?

40 yıla yaklaşan bir saltanat… Demokrasiden uzak, gericiliğin meşru sayıldığı, yoksulluğun ve yolsuzluğun egemen kılındığı, insanın değersizleştirildiği, duyarsızlaştırıldığı ve cahil bırakıldığı bir ülke; Mısır…

***

Bu gün Mısır, deyim yerindeyse kaynıyor…
Değersizleştirilen, duyarsızlaştırılan ve cahil bırakılan Mısır halkı artık, ebedi gibi görünen cehalet uykusundan uyandı, kendini imparator olarak gören Hüsnü Mübarek’e karşı, yönetimi oğluna bırakıp saltanatını devam ettirmek üzereyken başkaldırdı.
Çünkü:
Mısır halkı açtı.
Mısır halkı yolsuzluklardan bunalmıştı.
Mısır halkı, insana verilmesi gereken değeri göremiyor; aşağılanıyor, devleti tarafından itiliyordu.
Mısır gelişemiyor, çağa ayak uyduramıyordu.
Mısırda zenginler bile, zenginliğini yaşayamıyordu.
Mısır halkı bugün, çağdaşlığın ve ekonomik kalkınmanın temeli olan demokrasiden tamamıyla uzaklaşmıştı…

Bıçak kemiğe dayanınca halk, zengini - fakiri, genci - yaşlısı ve çocuğu, artık bu düzene bir dur demek için ayağa kalktı…

***

Tam da bu noktada Türkiye’yi bir değerlendirmek gerekir…
Türkiye, çağdaş, laik, demokratik, tam bağımsız bir hukuk devletidir değil mi?
İslam devletleri içerisinde bu özellikleri taşıyan tek devlettir Türkiye.
Eğer Türkiye, bugün Mısır’ın yaşadığı bu büyük kaos ortamını yaşamıyorsa, bunun da tek nedeni yukarıda saydığım unsurlardır.

***

Demokratik, çok partili Türkiye nereye gidiyor peki?
Başbakan, ilgili konudaki her demecinde, başkanlık sistemini istediğini dile getiriyor. Yani, ülkeyi tek kişinin yöneteceği bir sistemi dile getiriyor. Aslında ülkeyi, tüm kurumlarıyla kendisinin yönetmek istediğini dile getiriyor. Bunun temellerini de bir güzel atıyor. Başkanlık sistemini sürekli dile getirerek ise, halkın bu isme yabancılık duymamasını, alışmasını amaçlıyor.

Başbakanı, Hüsnü Mübarek’in başına gelenleri düşünmeye davet ediyorum…

***

Diğer taraftan çağdaşlaşmayı, laikliği ve demokrasiyi, İslam’ı yok etmek amacıyla kullanılan silahlar olarak görenlere diyorum ki:
Çağdaşlaşma, İslam’ın - dinin, günün koşullarına göre doğru yorumlanabilmesi için ilk şarttır.
Laiklik, İslam’ın - dinin, birilerinin siyasi emellerine alet edilmemesi için şiddetle gereklidir.
Demokrasi, İslam’ın gerekli gördüğü eşitliği sağlayabilmek açısından önemlidir…

Mısır’da çağdaşlık yoktu.
Mısır’da laiklik yoktu.
Mısır’da demokrasi yoktu.
Ancak Mısır’da bu unsurlara karşı olan kişi sayısı çoktu.
Peki, ne oldu?
Mısır yoksul,
Mısır geri kalmış,
Mısır, dini, paraya peşkeş çekenlerin ülkesi,
Mısır, insanların köleleştirildiği bir imparatorluk haline geldi…

Ve yine laikliği ve demokrasiyi, İslam’ı yok etmek amacıyla kullanılan silahlar olarak görenlere diyorum ki: Yanı başında cereyan eden bu tarihi olayı iyi değerlendir; bir gün senin de başına gelmesin…


Arif ANBAR
Sakarya Gazetesi / MIH
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün fotoğrafı

Günün fotoğrafı
Yılkının özgürlüğü, Mahmudiye / Arif ANBAR