Başbakan rektörlerle buluştu. Üniversiteli gençler protesto etti. Polis olaya el koydu. Bilanço: “Hamile bir öğrenci bebeğini kaybetti -Dur vurma hamileyim çığlıklarıyla- onlarca öğrenci cop ve polis tekmeleriyle yaralandı, gözaltına alındı.” Dayağın yanında biber gazı yine olmazsa olmazdı.
***
Hükümet yaşanan olaylardan sonra “polis haklı” açıklamasını yaptı. Yani yapılan bu orantısız müdahaleyi meşrulaştırdı. Gerçi hükümet bu kaba saba “polis ordusunu” tüm iyi niyetiyle(!) kendisi oluşturdu. Nasıl bir açıklama yapacaktı ki?
Polis ordusunun lideri, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ne dedi peki? “Polis görevini yaptı…”
Polis, demokratik haklarını kullanan öğrencileri gözü dönmüşçesine, evire çevire dövüp, doğmamış bir bebeğin ölümüne sebep olarak görevini yaptı!
***
Peki, ne yaptı bu gençler de sanki azılı birer suçlu gibi muamele gördüler?
Dağa çıkıp karakol mu bastılar?
Devleti mi soydular?
Tecavüz mü ettiler?
Hayır!
Bu gençler sadece demokratik haklarını kullanmak istediler.
Bu gençler terörist,
Bu gençler hortumcu,
Bu gençler sapık muamelesi gördüler.
***
Hatırlayalım, Başbakan referandumdan önce ne demişti?
Daha demokratik bir Türkiye!
Gençlere özgürlük!
Referandumdan sonra ne oldu?
Daha sözde demokratik, aslında daha faşist bir ülke,
Gençlerin sustuğu, pustuğu, biat ettiği bir ülke…
***
Bakın, Sevgili YÖK Başkanı da rektörlerden bir şey istiyor: “üniversitelerde polis güçleri için yer ayrılsın.”
Tam da bu noktada üniversite nedir diye sormak gerek.
Bilim üretmek,
Akıl yürütmek,
Özgürlük çığlıkları atmak,
Demokrasiyi geliştirmek için var olan bir çağdaşlaşma merkezidir.
Tüm bu faşist uygulamalarla yapılmak istenen ne?
Üniversiteyi aptal yetiştiren bir kurum haline getirmek.
Dolayısıyla gençliği aptallaştırmak, susturmak, biat etmesini sağlamak...
***
Arif ANBAR
Sakarya Gazetesi / MIH
http://www.sakaryagazetesi.com.tr/yazar_haber.asp?yazar=22#yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder